Her 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece, benim için zifiri karanlıktır. Henüz 23 ve 25'li yaşlarındaydılar. Biri İstanbul Hukuk'ta, ikisi ODTÜ'de okuyorlardı. Okula kayıtlarının ilk yıllarından itibaren, 68 Kuşağının bağımsızlık, anti-faşist ve anti-emperyalist mücadelesinin en önüne geçtiler.
Mahirlerle, İbrahimlerle, Hikmet Kıvılcımlılarla, Behice Boranlarla, Yılmaz Güneylerle ve daha yüzlerce sosyalistle, aydınla, sanat severlerle yolları kesişti. Emekten, aydınlıktan, demokrasiden yana olan herkesle omuz omuzaydılar.
Mahirler, Denizleri kurtarabilmek için canlarını feda ettiler. 68 Kuşağı öyle bir kuşaktı ki, merhaba dedikleri insanlarla ömür boyu dostluklar kurabiliyorlardı. Örneğin: Yılmaz Güney, Mahir ile tanıştıktan sonra sosyal, siyasal içerikli filimler çekmeye başlamıştır. Yine Deniz Gezmiş, Avukatı Halit Çelenk ile öyle özdeşleşmişti ki, ölümü bile saat farklılıklarıyla aynı güne gelmişti.
Onların tümü bagımsızlık, özgürlük, demokrasi, sosyalizm, halklarının kardeşliği için yaşamlarını feda ettiler.
Işıklar içinde yatsınlar! Anıları önünde saygıyla eğiliyor ve BARO yönetimlerine sesleniyorum: Diploması bile tartışılanlara bu ülkede fahri ünvanlar verildi. Havuz üniversitelerinin hak edene değil, hak etmeyene verdikleri bu ünvanların doğru kişilere verilmesini sağlamak için, gelin "Deniz Gezmiş'e Fahri Avukatlık" ünvanı verin. Bir kez daha ölümsüzleştirelim hepimizin onuru olan üç fidanımızı.