MÖ: 469'da Atina yakınlarında bir köyde doğan Sokrates'in tarihe geçen bir sözü var: "Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendisinden başlamalıdır". Seçimlerden sonra, CHP'de herkes, değişim de değişim, tutturmuş gidiyor. Genel Başkanımız "değişimin önünü açacağım" diyor.Diğer kimi yoldaşlarımız da "değişim" diyor. Biri de demiyor ki, biz yıllardır görevdeyiz, değiştirebilseydik şimdiye kadar değişimi sağlayıp, partimizi iktidara taşımıştık. Dolayısıyla önce kendimizden başlayacağız demiyor. Hatta 7 dönemdir milletvekili olanların dahi değişim demesi, insana ister istemez tebessüm ettiriyor.
Geçen gün Şişli ilçe örgüt toplantısındaydım. Yaşadığımız eksiklikleri anlattığımda sevdiğim bir arkadaş benden sonra kalktı "sen eski PM üyesiydin, neden karşı çıkmadın?" diye suçlayınca karşılıklı polemik olmasın ve zaman harcanmasın diye bir küçük not yazdım ilettim. Dedim ki, "Ekmelettin İhsanoğlu dahil, atama kararlarını karşı çıktım, birçok karara muhalefet şerhi koydum" diye yazdığım notu uzattığım da notun arkasına özür diliyorum diye yazıp notu geri iletti. Bu anlayışların hepsi birer tarafgirliktir. Bazısı beklentileri, bazısı beklentilerini başkasından umması nedeniyle bu tarafgirliklerini kemikleştirmektedir.
Şu an partimizde karşılıklı duruş sergileyenler, 13 senedir partiyi birlikte yönetiyorlar, birlikte karar alıyorlar, birlikte uyguluyorlar. Ancak Sayın Genel Başkanımız dahil tüm yöneticiler ve halk tarafından seçilenler, yönettikleri kurul ya da kurumlardaki olumsuz sonuçlara sahip çıkmıyarak bize fatura ödetmeye devam etmek istiyorlar. Bu doğru bir duruş değil. Çünkü aşağıdaki soruların cevaplarını henüz alamadık Sayın Yöneticilerimizden
Şikayetçi olduğunuz konuları, örneğin: Üyelik yapısını sağlıklı hale getirdiniz de üye mi engel oldu?
Ön seçim yaptınız da üyemi istemedi?
Kurulları çalıştırdınız da yöneticiler mi karşı çıktı?
Küçük Kurultayı tüzükte üye mi çıkarttı?
Danışma kurullarını tüzük gereği periyodik olarak toplayıp, raporlar ürettiniz de karşı mı çıkıldı?
Aldığınız kararları üye ile konuşarak mı aldınız? Yoksa dar bir kadronun mu kararlarıdır?
Ekmeletin İhsanoğlu atamasında, dokunulmazlıkların kaldırılmasında, ön seçimin ittifak nedeniyle dondurulması kararında, yakın çemberlerinizdeki "önemsediğiniz" yöneticilerin seçilememesi endişesiyle kongreleri erteleme kararınızda hepiniz hem fikir değilmiydiniz? O gün değişmemeyi ortaklaşa savunurken, bugün neden değişim diye tartışıyorsunuz? Elbette ki, değişim. Ancak bugüne kadar hiçbiriniz değişimi savunmadınız ki...bırakın değişimden yana olanlar bunu seslendirsin.
● Bu kadar yenilgi aldık hanginiz yeter olmuyor dediniz? Başka kadrolar gelsin....kimileriniz kalkmadınız, kimileriniz kalkın ben geleyim demediniz mi?
● Kamuoyuna il başkanları bildirisini yayınlamaya neden ihtiyaç duyuldu? Mevcut ya da adaylık için yakın geçmişte istifa eden il başkanları hangi yanlışınıza karşı çıktı? Örgüt üyelerinin düşüncelerini almadan gelen il başkanlarımızın, genel başkanımıza destek bildirgesi yayınlamasının bize ne katkısı olacak?
● Türkiye'de bu kadar sorun varken, bunlara çözümü birlikte üretmemiz gerekirken, neden CHP'yi kaynayan kazan haline getiriyorsunuz?
● Biz, diyalog kanallarını açarak eksikliklerimizi kurullarda, platformlarda neden konuşamıyoruz?
● Farzedin ki, yan yana durduğunuz kişilerden destek alarak, bir yarışa girdiniz ve biriniz kazandı. Bu yarış sonucunda barışın çıkacağına inanıyor musunuz?
Gelin partimizin kurul ve platformlarında günlerce konuşalım, tartışalım ama geleceğimizi tehlikeye atmayan kararlarla çıkalım. Aksi taktirde hepimiz vebal altındayız ama sizleri tarih hiç affetmez!
DURSUN BULUT
İhbar Hattı
0850 302 71 73
