CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'tan Haftalık Değerlendirme Raporu/10 Aralık 2023

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak Her hafta yayımladığı 'Haftalık Değerlendirme Raporu'nu yayımladı. Türkiye ve Dünya Gündemi olarak yayımladığı raporu Sıcak gündem, Ekonomi, Tarım, İç politika, Dış politika başlıklarıyla kamuoyu ile paylaştı.
 Tarih: 10-12-2023 13:31:28
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'tan Haftalık Değerlendirme Raporu/10 Aralık 2023

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın 10 Aralık 2023 tarihli raporu şöyle:

SICAK GÜNDEM

İsrail, Hamas’ın üst düzey yöneticilerin, komutanların ve lider kadrolarının bulundukları ülkelerde (Türkiye, Katar ve Lübnan) ‘tasfiye edileceklerini’ açıkladı. İktidar, bu karara çok sert tepki gösterdi!

Kentsel dönüşüm yasasındaki değişiklikle Hatay ve İstanbul’da ilan edilen rezerv alanlar, iktidarın rant ve mülksüzleştirme niyetini açığa çıkarttı. kiracılar sokağa atılma tehdidiyle karşı karşıya kalırken, binlerce mülk sahibi mağduriyet yaşıyor!

İÇ POLİTİKA

Yolsuzluk, rüşvet, kara para ve suç gelirlerinin aklanması gerekçesiyle 2021’de Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listeye aldığı Türkiye, şimdi de Avrupa Konseyi bünyesinde üyesi olduğu GRECO’nun kara listesine girdi!    

Torba yasaya eklenen BDDK personeline ayda 45 bin TL ‘hayat pahalılığı ve kira desteği’ verilmesi teklifi, ekonomik krizi, hayat pahalılığı ve fahiş kira gerçeğini tescil etti. İktidarın kendi içinde de tartışmalara yol açan torba yasa görüşmeleri ertelendi!  

EKONOMİ

İktidar, doğalgaz üzerinden bir enflasyon oyunu oynadı. TÜİK, kasımda TÜFE’yi aylık yüzde 3,28, yıllık yüzde 61,98 olarak açıkladı. Maaş artışları, düşük enflasyon farkıyla yapılacak. İktidarın enflasyonuyla halkın enflasyonu arasındaki uçurum derinleşiyor!   

SGK, hızla iflasa sürükleniyor, gelir-gider dengesi yaklaşık 40 milyar TL açık verdi. Milyonlarca emekli, dul-yetim yaşam mücadelesi veriyor. SGK, ILO’nun ‘sürdürülebilir’ olarak nitelendirdiği kriterin altında negatife ilerliyor!

Dış ticarette 11 aylık açık tutarı, 100 milyar dolara yaklaştı. 11 aylık ithalat 332,7 milyar dolara yükseldi. İktidar, ihracatta rekor söylemleriyle avunurken en iddialı ihraç kalemlerinden hazır giyim ve konfeksiyonda bile ‘ithalat rekoru’ kırıldı!

TARIM

Sudan’da arazi kiralayıp çiftlik kurma ve tarımsal üretim için 2013’te başlatılan proje, 10 yıl sonra Cumhurbaşkanı kararıyla iptal ve tasfiye edildi. Nijer’de 1 milyon hektar arazide hayvan yemi, Venezuela’da buğday üretimi planları da boş çıktı!

DIŞ POLİTİKA

İktidar, ekonomik darboğazı aşabilmek, taze dış kaynak temini için AB ile yumuşama planlıyor. Atina’da Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’nden verilen mesajlar, iktidarın Yunanistan ile sorunlu başlıkları geri plana iteceğini gösteriyor!   

Biden’ın İsrail ve Ukrayna’ya 105 milyar dolarlık ek bütçe teklifi, ABD Senatosunda reddedildi. ABD, İsveç ile askeri savunma anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, iktidarın İsveç’in NATO üyeliği konusunda izlediği politikaya karşı bir hamle olarak görülebilir!

İktidar, İsrail’in Hamas liderlerini bulundukları ülkelerde tasfiye edeceğini ilan etmesine, çok sert tepki gösterdi. Mavi Marmara saldırısında öldürülen Türk vatandaşları ve Suudi istihbaratının Cemal Kaşıkçı suikastında iktidarın sergilediği tavır, İsrail’i cesaretlendirmiş olabilir! 

İsrail iç istihbarat kurumu Şin Bet ve Dış İstihbarat Kuruluşu Mossad yetkilileri, Hamas’ın üst düzey yöneticileri, komutanları ve lider kadrolarının bulundukları ülkelerde ‘tasfiye edileceklerini’ açıkladı. Tasfiye operasyonlarının planlandığı ülkeleri Türkiye, Katar ve Lübnan olarak saydılar. Uluslararası ajanslar bu açıklamalar sonrası Türk istihbarat yetkililerinin İsrail’i böyle bir eylemin ciddi sonuçları olacağı konusunda uyardığını içeren haberlere yer verdi. Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan, böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerini, söyledi.  

Eş zamanlı olarak iktidarın yakın ilişkide olduğu Katar Haber Kanalı Al Jazeera, silah kaçakçılığı ve uluslararası yasa dışı silah ticaretinden Libya cezaevinde tutuklu olan 4 Hamas üst yöneticisinin Türkiye’nin Trablus hükümeti nezdindeki girişimiyle serbest bırakıldığını ve Türkiye’ye getirildiğini duyurdu. Libya’dan getirilen Hamas yöneticileri, özel uçakta Türkiye’ye gelirken çektikleri hatıra fotoğrafını Hamas’ın sosyal medya hesaplarından paylaştı. Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu haber ve görüntüleri yalanlamadı. İktidarın izlediği Hamas politikası, Türkiye’yi uluslararası tecride ve olası barış-müzakere masasının dışına sürüklüyor.

CB Erdoğan, İsrail’in Hamas liderlerine suikast söylemlerine tepki gösterse de iktidarın benzer konularda daha önceki icraatlarının İsrail’i cesaretlendirdiği anlaşılıyor. Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail saldırısında 10 Türk vatandaşı öldürüldüğünde iktidar yazılı açıklama ve protesto dışında bir adım atmadı. İsrail Genelkurmay Başkanı ve saldırıya katılan askerlere karşı Türk mahkemelerinde açılan davalar kapatıldı. İsrail’in Hamas liderlerine suikast açıklamalarına ‘ağır bedel ödersiniz’ diyen Erdoğan, Suudi İstihbaratının gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürüp cesedini yok etmesi karşısında bir adım atmadı. Cinayetin ses kayıtları Türk istihbaratının elinde olmasına rağmen cinayetin talimatını vermekle suçladığı Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yeniden dost oldu. 5 milyar dolarlık swap anlaşması karşılığında dava kapatılıp dosya Suudilere teslim edildi. Tüm bunlar anımsandığında İsrail, olası bir operasyonu Türkiye’de gerçekleştirirse iktidarın atabileceği adımları hesap ederek Hamas’a dönük tehditleri psikolojik harp çerçevesinde gündeme getiriyor. İktidarı Hamas liderlerini göndermeye zorlamak istiyor.  

Muhtemelen iktidar, ABD ve AB’den gelen baskı ve ekonomik yaptırım tehditleri, İ ran liderlig indeki Hamas’a destek ekseninde yer alma go ru ntu su nu n yaratacag ı etkileri go z o nu nde tutarak Hamas politikasında U dönüşü ve değişimi gündeme almak zorunda kalacak. Daha o nce Mısır’la İ hvan konusunda izlenen yaklaşıma benzer şekilde Hamas organizasyonlarının ve yöneticilerinin Türkiye’den gönderilmesi aşamasına geçilecek.          

Kentsel dönüşüm yasasındaki değişiklikle Hatay ve İstanbul’da ilan edilen rezerv alanlar, rant ve mülksüzleştirme niyetini açığa çıkarttı. İktidar tapusu olanların rezerv alanda inşa edilecek yeni evlere ‘bedelini ödeyerek’ dönebileceğini, bedeli ödemeye ömrü yetmezse varislerin ödemeye devam edeceğini söylüyor. Rezerv alanlardaki evlerden çıkarılan binlerce kiracı, sokağa atılma tehdidiyle karşı karşıya!

Afet ve Acil Durum Yasasındaki kentsel dönüşüm düzenlemesiyle yürürlüğe giren ‘rezerv alan ilanı’ uygulamasında ilk adım Hatay’ın merkez Defne ve Antakya ilçelerinde atıldı. Yeni kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı bu iki rezerv alandaki binlerce konut sahibinin evleri boşaltmalarını istiyor. Hasarlı binaların yanı sıra sağlam durumdaki binalar da rezerv alan ilanı sonrası boşaltılıp yıkılacak. Binlerce vatandaş büyük mağduriyet yaşıyor! Yasa uyarınca rezerv alan ilan edilen yerlerde yapılacak yeni binalar belirlenecek güncel rayiç bedel üzerinden eski sahiplerine ya da yeni kişilere satılacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, rezerv alan ilan edilen bölgelerdeki binalarda tapusu olanların, inşaat bittikten sonra aynı yerde bedelini ödeyerek ev sahibi olabileceğini söylüyor. Ancak ortaya çıkacak yeni bina fiyatının inşaatı yapan müteahhide veya TOKİ’ye ödenmesi koşuluyla! Tapu sahiplerinin yeni konutlarında neyle karşılaşacağını gösteren en somut güncel örnek TOKİ’nin 2019’da Tuzla’da ilan ettiği ancak inşaatına daha yeni başladığı 5 bin konutluk projedeki yeni koşullarla ortaya çıktı. Dört yıl önce kampanya başlatıldığında 2+1 konutlar için aylık 894 TL, 3+1 konutlar içinse 1022 TL olarak açıklanan taksitler şimdi 13 bin ve 18 bin TL’ye yükseltildi. 2019’da 240 ay (20 yıl) olan geri ödeme süresi şimdi 180 aya (15 yıl) düşürülürken, vade bitiminde konut bedeli olarak ödenecek toplam tutar da 3,2-4,6 milyon TL’ye çıktı. Projeye dört yıl önce giren hak sahipleri şimdi bu paraları nasıl ödeyeceğini ya da hakkından feragat etmeyi düşünüyor.

Diğer yandan yeni faiz politikasıyla konut kredisi erişilemez, aylık taksitler ödenemez hale geldi. Merkez Bankası’nın Bankaların uyguladığı faiz ortalamalarına yönelik haftalık verilerine göre, 2 milyon TL konut kredisinin faizi kamu bankalarında aylık yüzde 3,90 düzeyinde. Ortalaması yüzde 2,89-3,90 arasında değişen faizle 10 yıl vadeli 2 milyon TL konut kredisinin aylık taksiti 58 bin-79 bin TL arasında. En yüksek faiz ve taksit kamu bankalarında. İstanbul, Ankara vb. büyükşehirlerde 2 milyon TL’ye ev bulmanın olanaksızlığı yanında aylık taksitleri ödeyecek gücü olanlar sadece üst gelir grupları.   

Rezerv alan ilan edilen bölgelerdeki tapu sahiplerinin inşaat bittiğinde hangi bedelle evlerine döneceği meçhul. Yasada, kiracılar yok sayılıyor. Rezerv alan ilan edilip, boşaltılarak yıkılacak yerlerde binlerce kiracı oturuyor. Bu insanlar mevcut fahiş kira koşullarında ne yapacak, nereye gidecek? Ne halin varsa gör mü denilecek?

Ö nu mu zdeki su reçte merkezi semtlerdeki yerleşim yerleri rant hırsıyla rezerv alan ilan edildikçe barınma, mal sahibi ve kiracı mağduriyetleri kitlesel hale gelecek. Rezerv alanlardaki kiracılar ya sokag a atılma ya şehri terk etme seçeneg iyle karşı karşıya kalacak. Tapulu mal sahipleri yeni inşaatların bedelini o deyemezse mu lksu zleşmek, taşınmazını satıp çekip gitmek zorunda kalacak! 

Yolsuzluk, rüşvet, kara para ve suç gelirlerinin aklanması gerekçesiyle 2021’de Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listeye aldığı Türkiye, şimdi de Avrupa Konseyi bünyesinde üyesi olduğu GRECO’nun (Group of States against

Corruption- Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu) kara listesine girdi!   

Merkez Bankası’nın 2022 ödemeler dengesi bilançosunda 20,5 milyar dolarla rekor kıran kaynağı belirsiz döviz girişleri, 2023 Ocak-Eylül dönemi bilançosunda 11 milyar dolar oldu. AKP iktidarı döneminde patlama yaşanan kaynağı belirsiz döviz hareketlerindeki bu tablo, uluslararası yolsuzlukla mücadele kuruluşların dikkatini çekiyor. Kara ve kayıt dışı paralar, suç gelirleri, rüşvet ve yolsuzluklardan elde edilen kazançların aklanmasını önlemeyi hedefleyen Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF) iktidarı bu konuda defalarca uyardı. İktidar, servet affı yasalarıyla buna göz yummayı tercih edince 2021 Ekim’inde Türkiye’yi ‘Gri Listeye’ aldı. Şimdi yeni ekonomi yönetimi, Türkiye’yi gri listeden çıkarmak için ikna turları atıyor. İçişleri Bakanlığı, yıllardır Türkiye’ye yerleşip T.C. vatandaşlığı almış suç örgütü ve kartel liderlerini, uyuşturucu baronlarını, insan kaçakçılarını eliyle koymuş gibi rezidanslarında yakalıyor. FATF ve Interpol’deki kötü sicili temizlemeye çalışıyor.     

Şimdi de Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu, Genel Merkezi Strazburg'da bulunan Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye için oldukça kabarık bir yüz kızartıcı tespitler listesi yer aldı. GRECO’nun 94. Genel Kurulunda oy birliğiyle kabul edilen Türkiye Raporunda yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama, suç gelirlerinin aklanması vb. konularında çok sert uyarı ve eleştiriler sıralandı. İktidarın GRECO’ya verdiği taahhütlere rağmen uyarı ve taleplerin yüzde 90’dan fazlasının yerine getirilmediği vurgulandı. Tavsiye edilen yasaların çıkarılmadığı, şeffaflık alanında adım atılmadığı, torba yasa uygulamasının sürdürüldüğü, ilgisiz pek çok düzenlemenin kamuoyu ve sivil toplumda istişare edilmeden yasalaştırıldığı,  milletvekillerine yönelik etik ilkeler, mal beyanı, iş bağlantıları, lobicilik vb. alanlardaki kriterlerin sağlanmadığı, milletvekilleri hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının dokunulmazlıkla engellenmemesi talebinin karşılanmadığı dile getiriliyor.

Raporda; ‘Hiçbir üyesi hâkimler tarafından seçilmeyen HSK'nın yapısı açısından ifade edilen endişeler yanında, hâkimlerin seçimi ve mesleğe alım süreçlerinde yürütmenin kontrolünün artması endişesi iletilmesine rağmen Türk yetkililer, buna dair herhangi bir bilgi vermemiştir.’ deniliyor. Raporda; yolsuzlukla mücadelede adım atılmadığı, bugüne kadar 22 uyarı ve tavsiyeden sadece 3’ünde kısmi iyileşme olduğu belirtiliyor. Yargının siyasi etki altında olduğu, o yüzden de yolsuzluklara dönük siyasi koruma kalkanını açığa çıkartmak için verilen araştırma önergeleri iktidar ve ittifakı tarafından reddediliyor.  

GRECO Türkiye Raporu’ndaki tespitler; iktidarın torba yasalar, servet aflarıyla kara paraya, yolsuzluklara bilerek alan açtıg ını, yargının siyasi yo nlendirmeyle yolsuzlukları o rttu g u nu  ortaya koyuyor. TBMM’den geçen torba yasalar ve servet aflarıyla yolsuzluklar genişlerken, iktidarın ülkeyi bu utançtan çıkartma niyetinin olmadığı anlaşılıyor!

Torba yasaya eklenen BDDK personeline ayda 45 bin TL ‘hayat pahalılığı ve kira desteği’ verilmesi teklifi, iktidarın söylemlerinin aksine ekonomik krizi, hayat pahalılığı ve fahiş kira gerçeğini tescil etti. Anayasaya aykırı olarak verilen yetkiler, iktidarın kendi içinde de tartışmaya yol açınca torba yasa görüşmeleri ertelendi! 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘yapısal reform’ olarak nitelendirdiği 80 maddelik torba yasanın TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi ertelendi. Plan ve Bütçe Komisyonunda muhalefetin anayasaya aykırılık uyarıları dikkate alınmaksızın, tüm değişiklik önergeleri reddedilerek 2 günde kabul edilen torba yasa teklifinin 43 maddesi geçen hafta genel kuruldan geçmesine karşın 7 Aralık’taki genel kurul müzakerelerine komisyon katılmayınca görüşmeler ertelendi. Komisyonda AKP’li vekiller tarafından son anda verilen önergeyle torba yasaya eklenen bir madde hem kamuoyunda hem de iktidar ittifakı içinde tepkilere yol açtı. Kabul edilen önergede İstanbul’a taşınan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) personeline maaştan hariç olmak üzere 60 bin gösterge rakamının memur maaş katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunacak tutarda aylık ‘hayat pahalılığı ve kira yardımı’ ödenmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilmesi öngörülüyor. Önerge gerekçesinde İstanbul’da kiraların yüksekliği, pahalı yaşam koşulları vurgulanıyor. İstanbul’a taşınma sonrası personelin ekonomik sıkıntıya düştüğü, nitelikli personelin BDDK’dan ayrılmaya başladığı dile getiriliyor. Önergedeki formülle, BDDK personeline yapılacak aylık net kira ve hayat pahalılığı tazminat ödemesi 2024 başından itibaren 45 bin TL ve üzerinde olacak. Sadece 400 BDDK personeline ayrıcalık içeren bu düzenlemenin anayasaya aykırılığı çok açık. Önergenin genel kurulda geri çekileceği, tüm kamu personelini kapsayacak farklı bir formül bulunacağı belirtilse de şu anda torba yasa görüşmeleri ertelendi. Genel kurul 11 Aralık’tan 24 Aralık’a kadar sadece bütçeyi görüşecek. Yılbaşı öncesi yetişirse torba yasa birkaç güne sıkıştırılacak ya da gelecek yıla kalacak. Bu durumda yasanın yürürlük tarihlerinde sıkıntı doğacak. Bu arada torba yasada Cumhurbaşkanına pek çok vergide ve istisnada verilen indirim ve 10 yıla kadar süre uzatımı yetkisinin anayasaya aykırılığı uyarıları tereddüt yaratmış olmalı ki görüşmelerde bu yetkilerin bazıları kaldırıldı. Şirketlere enflasyon muhasebesine göre beyanname ve bilanço hazırlama yükümlülüğüne özel sektör ve şirketler tepkiliydi. Bankalara enflasyon muhasebesinden muafiyet ayrıcalığı da tartışma konusuydu.  

İktidar;  torbanın ötesinde adeta çuval yasaya dönüşen bu düzenlemelerin ekonomiyi, vergi sistemini alt üst edeceğinin farkına yeni varmış görünüyor! Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınıp BDDK Başkanlığına getirilen Şahap Kavcıoğlu’nun BDDK personeline tazminat önergesini, Bakan Mehmet Şimşek’ten habersiz torba yasaya eklettiği anlaşılıyor.

2024 yılı, Öcak zamları belirlenirken aynı ekonomik zorlukları paylaşan bütün ücretlilere, memur-işçi ve emeklilere seyyanen aylık kira ve hayat pahalılığı desteği torba yasaya eklenmelidir. Asgari u cretin, en du şu k memur ve emekli aylıg ının 4-5 katı maaş alan BDDK personeli bu desteg e muhtaç ise dig er kesimlerin içler acısı hali daha rahat anlaşılabilir! 

TÜİK, kasımda TÜFE’yi aylık yüzde 3,28, yıllık yüzde 61,98 olarak açıkladı. İktidarın talimatı doğrultusunda aralıkta enflasyonun yüzde 3 dolayında açıklanmasıyla OVP’deki yüzde 65’lik yılsonu hedefi tutturulmuş olacak ve maaş zamları buna göre belirlenecek. İktidarın enflasyonuyla halkın enflasyonu arasındaki uçurum derinleşiyor!  

TÜİK, kasımda Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) bir önceki aya göre aylık yüzde 3,28, geçen yılın aynı ayına göre ise yıllık yüzde 61,98 oranında arttığını açıkladı. Bu hesaba göre aralık TÜFE artışı yüzde 3 düzeyinde ilan edilerek Orta Vadeli Program’daki (OVP) yüzde 65’lik yılsonu enflasyon hedefi tutturulacak. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise kasım ayı enflasyonunu aylık yüzde 5,58, yıllık yüzde 129 oranında açıkladı. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) kasım rakamlarına göre tüketici endeksindeki perakende fiyatlarda enflasyon artışı aylık yüzde 3,79, yıllık yüzde 73,89 oldu.

TÜİK’in resmi enflasyon verilerine göre kasımda yıllık bazda en yüksek TÜFE artışı yüzde 92,86 ile lokanta ve otellerde görülürken, aylık bazda en yüksek artış ise yüzde 11,17 ile elektrik, su, doğalgaz vb. konut harcamalarında gerçekleşti. Buna karşılık konut harcamalarında yıllık olarak ise yüzde 37,54 oranıyla en düşük artış gözlendi. Bunda mayıs ayında seçim sürecinde doğalgaz faturalarının sıfırlanarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından karşılanması, mayıs sonrası ise 25 metreküpe kadar doğalgaz tüketiminin yine Enerji Bakanlığı bütçesinden sübvanse edilerek faturalara ve TÜİK verilerine yansıtılmaması etkili oldu. Yaz boyunca doğalgaz tüketiminin hanelerde 25 metreküp ve altında olması, doğalgazdan enflasyona gelen etkinin TÜİK hesabına sıfır olarak yansıtılmasına zemin hazırladı. Doğalgazı dışarıda tutan TÜİK hesabıyla haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekimde aylık TÜFE artışları gerçekte olduğundan daha düşük düzeyde sıfır olarak enflasyon hesabında yer aldı. Aylık enflasyonlar doğalgaz sayesinde düşük kalınca yıllık rakam da yüzde 60’larda seyretti. Kasımda doğalgaz tüketiminin hızlanması ve aylık 25 metreküpün üstüne çıkmasıyla enflasyona yüzde 11,17’lik bir yansıma olurken, aralık ayı enflasyonu da bu sayede yüzde 3’lerde kalacak ve yılsonu rakamı yüzde 65 düzeyinde gerçekleşecek. İkinci yarıyıla ilişkin 6 aylık enflasyon da yüzde 38-40 düzeyinde olacak ve maaş zamlarına yansıtılacak enflasyon farkı gerçek enflasyonun altında tutulmuş olacak. İktidar, doğalgaz üzerinden bir enflasyon oyunu oynadı. Mayıstan bu yana geride kalan ayların aylık enflasyon artışları da ‘doğalgaz sıfır’ alınarak düşük hesaplandı. Oysa Türkiye’nin hâlâ doğalgaz gitmeyen, tüp gaz, kömür, odun sobası kullanan oldukça geniş kesimleri-yerleşimleri var.  

Bunun da o tesinde TÜ İ K’in enflasyon sepetinde yer alan pek çok u ru ndeki yıllık fiyat artışları açıklanan resmi TÜ FE’nin çok u stu nde. 

Halkın yaşadıg ı-hissettig i enflasyon ile iktidarın TÜ İ K’e hesaplattıg ı enflasyon arasında iki kata yaklaşan bir fark ortaya çıkıyor. İ ktidar, ocakta du şu k enflasyon farkıyla yapacag ı maaş artışlarının yanında, ‘haziranda baz etkisiyle enflasyon hızla du şecek’ so ylemini dillendiriyor. Maaş zamlarını yılda tek sefere düşürüp, IMF planını uygulamaya hazırlanıyor!

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kırmızı alarm veriyor. SGK’nın Ocak-Eylül dönemi verileri prim ödeyen aktif sigortalı sayısının 777 bin kişi azaldığını, emekli aylığı alanların 1,8 milyon kişi arttığını gösteriyor. Hazineden SGK’ya yapılan transfer 9 ayda yarım trilyonu aştı. SGK’nın gelir-gider dengesi yaklaşık 40 milyar TL açık verdi!  

Sosyal Güvenlik Kurumu’na bütçe kaynakları ve hazineden yapılan kaynak transferi tutarı eylül sonu itibarıyla 593,5 milyar TL’ye ulaşırken, SGK’nın gelir-gider açığı eylül sonunda 39,5 milyar TL’ye ulaştı. Prim tahsilatı ve bütçe transferleriyle SGK’nın dokuz aylık geliri 1 trilyon 523 milyar lira olurken, toplam gideri 1 trilyon 551,7 milyar liraya ulaştı. SGK 9 ayda 39,5 milyar TL açık verdi. Sosyal Güvenlik Sistemi’nde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kriterlerine göre her 4 çalışanın 1 emekliyi finanse etmesi ‘ideal aktüeryal denge’,  en az 2 çalışanın 1 emekliyi finanse etmesi ‘sürdürülebilir aktüeryal denge’ olarak tanımlanıyor.

SGK verileri, ocak-eylu l do nemi sonunda 1,7 çalışanın 1 emekliyi finanse ettiğini go steriyor. 

2023 Ocak-Eylül döneminde SGK’ya prim ödeyen aktif sigortalı sayısı 777 bin 84 kişi azaldı. Kuruma prim ödeyen aktif sigortalı sayısı 2022 sonunda 26 milyon 334 bin kişi iken, bu yılın eylül sonunda 25 milyon 567 bin kişiye geriledi. Prim ödeyen sayısı yüzde 18 azalırken, SGK’dan aylık bağlanan dosya sayısı 9 ayda yüzde 13,9 arttı. Kurumdan emekli, malullük, dul ve yetim aylığı kategorilerinde maaş alanlar 9 ayda 1 milyon 818 bin kişi artarak eylülde 15 milyon 751 bin 917 kişiye yükseldi. SGK’nın gelir-gider açığı büyüdü. Seçim öncesi yürürlüğe konulan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin etkisiyle SGK’nın aktüeryal dengelerinin radikal biçimde değiştiği görülüyor. EYT’lilerin toplam sayısının 5 milyon kişiye yaklaştığı anımsandığında tablonun çok daha ciddi biçimde negatif yönde değişeceği anlaşılıyor.

Ocak-eylül döneminde yaşlılık (emekli) aylığı bağlananların büyük bölümü, SGK yasasında 4/a olarak sınıflandırılanlardan oluşuyor. Bu da EYT düzenlemesiyle emekli olanların neredeyse tamamının özel sektör çalışanlarından oluştuğunu gösteriyor. Prim ödeyen aktif sigortalı sayısındaki büyük azalmanın gerisinde de önemli ölçüde EYT kapsamında özel sektörden emekli olanlardaki artış yatıyor. SGK çatısı altında Emekli Sandığından emekli olan memur sayısı 9 ayda 64 bin 691 kişi olurken memur emeklilerindeki artış oranı ise yüzde 4,1’de kaldı.

TÜİK verileriyle, sosyal güvenlikten yoksun, kayıt dışı ve kaçak istihdam yüzde 30’a ulaşıyor. Sığınmacıların kayıt dışı istihdamı, ekonomik krizin işletmeleri zorlaması SGK’nın prim tahsilatının düşmesine neden oluyor. Yapılandırmaya rağmen 160 milyar TL prim alacağının 25 milyarı tahsil edilebildi.  

Sosyal güvenlik sistemi hızla iflasa sürükleniyor. Milyonlarca emekli, dul-yetim yaşam mücadelesi veriyor. İ ktidarın milyonlarca emekliyi aylardır 5 bin TL için oyalarken, emekliye insanca u cret o deyemeyen SGK, ILO’nun ‘sürdürülebilir’ olarak nitelendirdiği kriterin altında negatife ilerliyor!

Dış ticarette 11 aylık açık tutarı, 100 milyar dolara yaklaştı. Artış hızı yavaşlamasına rağmen 11 aylık ithalat 332,7 milyar dolara yükseldi. İktidar, ihracatta rekor söylemleriyle avunurken en iddialı ihraç kalemlerinden hazır giyim ve konfeksiyonda ‘ithalat rekoru’ kırıldı!

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, kasım ayı dış ticaret rakamlarına sadece aylık ihracat üzerinden yaklaşarak ‘tüm zamanların en yüksek kasım ayı ihracatı’ açıklamasını yaptı. Buna karşılık başında bulunduğu bakanlığın açıkladığı rakamlar, ithalatta ve dış ticaret açığında rekor kırıldığını gösteriyor. Kasım ayı ve ocak-kasım arası 11 aylık döneme ilişkin açıklanan dış ticaret verilerine bakıldığında, kasımda ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,2 artışla 23 milyar 11 milyon dolar olurken, ithalat geçen yılın kasım ayına kıyasla yüzde 5,8 azalmasına rağmen 28 milyar 931 milyon dolar olmuş. Aylık dış ticaret hacmi yüzde 1,1 azalarak 51,9 milyar dolar olurken, aylık dış ticaret açığı yüzde 32,6 düşmesine rağmen kasımda 5 milyar 919 milyon dolar tutarında gerçekleşmiş. Türkiye’nin ihracatının artması, döviz gelirlerinin yükselmesi, ihraç kalemlerinin ve pazarlarının çeşitlenerek genişlemesi herkesin beklentisi. Ancak gerçekleri gizleyerek, olmayan başarı ve rekor öyküleri yazmaya kalkışmak, algıları yönetme çabasıdır. Sadece aylık değil, bu yılın ocakkasım dönemi 11 aylık dış ticaret tablosuna bakıldığında da Ticaret Bakanının övüneceği bir tablonun ortada olmadığı apaçık görülüyor. Bakanlığın resmi verilerine göre; ocakkasım döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 artışla 232 milyar 915 milyon dolar olurken, ithalat yüzde 0,5 artışla 332 milyar 752 milyon dolar olmuş. Dış ticaret açığı 99 milyar 836 milyon dolar. Türkiye ihraç ettiğinden yaklaşık 100 milyar dolar daha fazla malı, hizmeti, hammaddeyi, tüketim malını ithal etmiş. 2 dolarlık mal satarken 3 dolarlık mal satın almış. Satın aldığı mallara sattığından daha fazla ödediği için 100 milyar dolar açık vermiş. Cari işlemler dengesindeki döviz açığı artmaya devam etmiş.

Dış ticaret verilerinde dikkat çeken olumsuz bir gelişme Türkiye’nin uzun süredir en iddialı olduğu ihraç ürünlerinden tekstil ve hazır giyimde yaşanıyordu. Bangladeş, Vietnam, Hindistan gibi ülkelerin tekstil ve hazır giyim markalarının üretim üssü haline gelmesi, ucuz emek ve güvencesiz istihdamı rekabet gücü olarak devreye sokması, AB ile Hindistan’ın Serbest Ticaret Anlaşması (STA) konusunda ilerleme sağlaması Türkiye’nin aleyhine yaşanan gelişmelerdi. Kur ve maliyet artışları, yüksek enflasyon ve girdilerdeki yükselişlerle giderek rekabet gücü zayıflayan Giyim Sanayii sektöründe kapanmalar, iflaslar, toplu işten çıkartmalar artarken istihdam kaybı 300 binin üzerine ilerliyor. Hazır giyim-konfeksiyon ithalatı, 3,2 milyar dolar ile bugüne kadarki en yüksek tutara ulaştı.  

Muhtemelen aralık ayında 2023 yılı dış ticaret açığı, 100 milyar doları aşacak. Ekonomik kararlarda, kurlarda istikrarlı-o ngo ru lebilir politikalar so z konusu olmadıkça dış ticaret açıkları, belirsizlikler, pazar kayıpları ve rekabet zorlukları su recek. Dış ticarette orta ve uzun vadeli strateji, teşvik ve destekler, finans olanakları ortaya konulmadıkça aylık ihracat rakamlarıyla rekor diye övünmeye ve milleti avutmaya devam edilecek!

Sudan’da arazi kiralayıp çiftlik kurma ve tarımsal üretim için 2013’te başlatılan proje, 10 yıl sonra Cumhurbaşkanı kararıyla iptal ve tasfiye edildi. Nijer’de 1 milyon hektar arazide hayvan yemi, Venezuela’da buğday üretimi planları da boş çıktı. İktidar, yerli üreticiden esirgediği bu paraların hesabını millete vermek zorundadır!  

İktidarın 10 yıl boyunca milyarlarca TL ve milyonlarca dolar harcadığı yurt dışında arazi kiralayıp, tarım ve hayvancılık yapma projelerindeki fiyasko, Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan’ın iptal ve tasfiye kararıyla tescillendi. Eski Bakan Mehdi Eker’in 2013’te Sudan’da başlattığı yurt dışında tarım arazisi kiralama projesi, daha sonra Bekir Pakdemirli, Vahit Kirişçi ve eski CB Yardımcısı Fuat Oktay tarafından Nijer ve Venezuela’ya yayıldı.

CB Erdoğan’ın ‘dostum’ dediği, devrik devlet başkanı Ömer el Beşir ile imzalanan anlaşmayla Sudan’da 99 yıllığına 780 bin 500 hektar tarım arazisi kiralanmıştı. Burada üretim yapmak, dünya pazarları ve Türkiye’ye ihraç etmek üzere Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) yüzde 80 hissesine ortak olduğu Türk-Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık A.Ş. kuruldu. Yüzde 20’si Sudan’a ait şirkete yönetim kurulu üyeleri, personel atamaları yapıldı. 10 yıl boyunca Sudan’da görevlendirilen TİGEM yöneticilerine, personeline binlerce dolar ödendi. Ömer El Beşir 2019’da darbeyle devrilince yeni yönetimle işler yürütülmeye çalışıldı. Bu süreçte eski bakanların ve iktidar sözcülerinin açıklamalarına göre 25 milyar TL dolayında kaynak akıtılan proje, 1 Aralık 2023’te yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla iptal ve tasfiye edildi.  

2018’de Nijer’de kiralanacak arazide hayvan yemi üretilip diğer ülkelere ve Türkiye’ye ihraç edilecek, ucuz yem sağlanarak süt ineklerinin kesilmesi önlenecekti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile şura düzenlenip TOBB üyeleri Nijer’deki projeye ortak olmaya ve yatırıma davet edildi. Ancak sonradan, Nijer’de üretilecek yemi Türkiye’ye getirmenin maliyet hesabının yapılmadığı, taşıma, liman, gümrük vb. giderlerle fiyatın 3-4 kat artacağı ortaya çıkınca proje, 2020’de üretim yapılamadan sona erdi.

Yine Venezuela lideri Nicolas Maduro ile Venezuela’da arazi kiralayıp buğday üreterek Türkiye’ye getirme ve ucuza un üretip Venezuela’ya ihraç etme planları ilan edildi. ABD ambargosu ve ekonomik yaptırımlarıyla petrol satışı engellenen, kıtlık çeken et-süt, makarna bulamayan, enflasyonun yüzde 2-3 bine çıktığı Venezuela’dan peynir ithal edildi. Venezuela altınları getirilip Türkiye’de iktidara yakın kuyumcularda, özel rafinerilerde işlendi. Venezuela’da buğday değil soya ekildiği ortaya çıkınca Venezuela defteri kapandı.  

Tu rkiye’de milyonlarca hektar tarım arazisi ekilmeden boş dururken, otlaklarmeralar imar ve ranta açılırken, u reticiye-besiciye verilen kısıtlı destekler enflasyonun altında kalırken, 10 yıldır u reticiden esirgenen bu tçe kaynakları Afrika’da Sudan ve Nijer, Latin Amerika’da Venezuela’da diktato rlerle yapılan ortaklıklarda buharlaştırıldı. Cumhurbaşkanının kişisel dostluklarıyla arazi kiralayıp ortak tarım ve hayvancılık şirketleri kurup bu u lkelerden Tu rkiye’ye ucuz gıda, yem, et ihraç etme planları yine bir gecede Cumhurbaşkanının aldıg ı kararla iptal ve tasfiye edildi!

Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi (YÜDİK) toplantısında Atina’dan verilen mesajlar, iktidarın Ege ve Doğu Akdeniz’de gerilimi azaltarak sorunlu başlıkları geri plana iteceğini, Türkiye’nin AB ve ABD ile ilişkileri onarmada Yunanistan’a bel bağladığını gösteriyor!

Yunanistan, son yıllarda ABD ile askeri iş birliğini genişleten adımlar attı. NATO’da ABD’nin bölgesel düzeydeki en sıkı müttefiki haline geldi. AB’de de Fransa ve Almanya’nın desteğini arkasına aldı. İktidarın izlediği politikalarla Türkiye, ABD ile her geçen gün sayısı artan sorunlarla karşı karşıya kaldı. Rusya yaptırımları, S-400, F-16, F-35 anlaşmazlıklarına son olarak Hamas’a destek ve finansman sağlama gerekçesiyle yaptırım ihtimali eklendi. AB ile ilişkiler dondu. AİHM kararlarının uygulanmaması, Avrupa Konseyi ihlal süreci, vize sorunu vb. yanında ekonomik tablo da sıkıntılı. Bu sorunlu ortamda 6 yıl aradan sonra gerçekleşen Atina ziyareti ve Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan’ın verdiği mesajlar, bir yıl önceki sitemkâr tavrından keskin bir U dönüşüyle olumlu ve ılımlı bir hale dönüştü. Ege ve Doğu Akdeniz’deki sorunlardan fazla söz edilmedi. Kıbrıs, geri planda tutulup geçiştirildi. Adaların silahlandırılması gündeme bile gelmedi. Türkiye ile Yunanistan arasında ‘çözülemeyecek sorun olmadığı’ söylemi öne çıkarıldı. Tüm bunlar iktidarın ekonomik darboğazı aşmak için AB ile Yunanistan üzerinden yeni bir süreç başlatmaya yöneldiğini gösteriyor. ABD ve AB ile ilişkilerde Yunanistan’dan destek beklendiği anlaşılıyor. Atina’da imzalanan ‘İyi komşuluk ve dostluk bildirgesine’ ilk desteğin ABD’den gelmesi bunun göstergesi. Atina Bildirgesi ile temel anlaşmazlıkların zamana yayılacağını, iki tarafın da çözümü zor olan konuların ilişkileri germesini istemediğini işaret ediyor.

Gerek Miçotakis gerekse CB Erdoğan Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Kıta Sahanlığı, Batı Trakya vb. kronik başlıklarda duruşlarının değişmediğini ancak müzakereden yana olduklarını vurguladılar. CB Erdoğan, ikili ticareti 10 milyar dolara çıkartma hedefine öncelik verirken, Miçotakis Ege’deki 10 Yunan adasına seyahat için Türk vatandaşlarına ‘kapıda vize’ kararını açıkladı. AB Komisyonu, Yunanistan’ın vize kararını ‘hemen’ onayladı. Atina ziyaretinin sorunsuz geçmesi için Almanya’nın iki tarafla ‘arka kapı diplomasisi yürüttüğü’ Avrupa medyasında yer aldı. Ziyaret öncesi açıklanan AB Komisyonu Türkiye Raporunda siyasi ilişkiler ve ekonomide iş birliği, mülteci sorunuyla ortak mücadele, vizede kolaylaştırıcı adımlardan söz edilirken, karşılığında Doğu Akdeniz, Kıbrıs, AİHM kararları, Rusya yaptırımları vb. koşullar sıralanması, Atina bildirgesiyle paralellik gösteriyor.  

Atina ziyareti öncesinde Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’un Cumartesi Annelerinin eylemine katılması, Osman Kavala’yı Silivri Cezaevinde ziyaretine izin verilmesi, yargı ve AİHM kararlarıyla, tutuklu siyasetçiler ve gazetecilere ilişkin açıklamalarına iktidarın sessiz kalması dikkat çekici!

Anlaşıldıg ı kadarıyla iktidar, ekonomik darboğazı aşabilmek, taze kaynak ve finansman temini için AB ile yumuşama planlıyor. Avrupa medyasının Cumhurbaşkanı Erdog an’ın Atina ziyareti ardından attıg ı; ‘Tu rkiye’nin Bru ksel yolu artık Atina’dan geçiyor’ başlıkları da bunu teyit ediyor.

ABD Başkanı Biden’ın İsrail ve Ukrayna’ya 105 milyar dolarlık ek bütçe teklifi, ABD Senatosunda reddedildi. Biden’ın bütçe yenilgisi, Trump’ın zaferi olarak değerlendiriliyor. ABD yönetimi, İsveç ile Rusya’ya karşı kapsamlı bir askeri savunma anlaşması imzaladı.

ABD’de yaklaşan 2024 seçimleri öncesinde tekrar aday olmaya hazırlanan Demokrat Başkan Joe Biden, Ukrayna ve İsrail’e mali destek için talep ettiği 105 milyar dolarlık ek bütçenin Cumhuriyetçilerin oylarıyla reddedilmesiyle ağır bir yenilgi aldı. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, 2024 seçimlerinde yeniden aday olmaya hazırlanıyor.

Ukrayna’da savaşın kaybedilmesi ihtimalini artıran gelişmeler hızlanırken, Biden’ın

Ukrayna’ya 61 milyar dolar ek mali desteği öngören bütçe talebinin reddedilmesi Zelenskiy yönetimini çok ciddi bir darboğazla karşı karşıya bıraktı. ABD Senatosunda Biden’ın söz konusu bütçe talebinin oylamaya sunulması için bir ön oylama yapılması ve bu ön oylamada da ek bütçenin senatoda oylanması yönünde en az 60 evet oyu gerekiyordu. Yapılan ön oylamada 49 hayır oyu çıkarken, Biden’a destek veren Demokrat senatörlerin evet oyu 51’de kaldı. ABD Senatosunun tek bağımsız üyesi ve önceki başkanlık seçiminde de sosyalist aday olarak öne çıkan Bernie Sanders’in Trump destekçisi Cumhuriyetçilerle birlikte ‘hayır’ oyu vermesi ciddi tartışmalara yol açtı.  

Senatör Sanders, 105 milyar dolarlık ek bütçede İsrail’in Gazze saldırılarına ve Başbakan Netanyahu’ya destek için koşulsuz şekilde 14 milyar dolar verilmesine karşı olduğu için hayır oyu kullandığını açıkladı. Sanders, 7 Ekim’deki Hamas saldırısına karşı İsrail’in kendisini savunma hakkının olduğunu ancak Netanyahu yönetiminin on binlerce masum ve sivil Filistinli kadın, erkek ve çocuğu öldürmeye ne hukuken ne de ahlaken hakkının olmadığını, bunun katliamdan farkının bulunmadığını savundu.     

Biden’ın ek bütçesine ret oyu veren Cumhuriyetçiler, Meksika sınırındaki göçmen akınını önleyecek önlemler için bütçeden kaynak ayrılması gerektiğini, bu talepleri Beyaz Saray tarafından karşılanmadıkça ek bütçeye ret oyu vereceklerini vurguluyorlar.  

Önceki ABD Başkanı Donald Trump’ın en önemli projelerinden birisi ABD-Meksika sınırına duvar örülmesiydi. Biden’a karşı seçimi kaybedince duvar projesi yarım kaldı. Biden yönetimi, sığınmacı akınına karşı daha gerçek çözümlere odaklanmak gerektiğini savunuyor.  Ukrayna’ya fon akışının kesilmesinin, ABD’nin Avrupalı müttefiklerinin güvenliğini de tehlikeye atarak Putin’e savaş kazandıracağını iddia ediyor.

UKRAYNA VE İSRAİL’E EK DESTEK BÜTÇESİYLE EŞ ZAMANLI OLARAK Biden yo netimi, Rusya-Ükrayna savaşı nedeniyle NATÖ’ya yaptıg ı u yelik başvurusu Tu rkiye ve Macaristan tarafından henu z onaylanmayan İ sveç ile kapsamlı bir askeri iş birlig i ve savunma anlaşması imzaladı. ABD askerlerinin İ sveç’in savunması ve gu venlig i için kısa su rede bu u lkede kurulacak u slere yerleşeceg i açıklandı. Bu anlaşma, ABD İLE F-16 PAZARLIĞI YAPMAK İSTEYEN İKTİDARIN İsveç’in NATO üyeliği konusunda izlediği politikaya karşı bir hamle olarak go ru lebilir!

Etiketler
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER SİYASET Haberleri
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI