İMAMOĞLU’NDAN ‘İFTİRA KAMPANYASI’NA YANIT: ATMADIKLARI TAKLA KALMADI
CAMİLERİMİZİ SİYASETE ALET ETMEYİN. ORASI ÜSTÜNLÜK KURMA YERİ DEĞİLDİR, HADDİNİZİ BİLİN
İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Güngören’de vatandaşlarla buluştu. Menderes Caddesi’ni dolduran coşkulu kalabalığa konuşan İmamoğlu, “Yalanla, dolanla seçimin kazanılmayacağını bilirsiniz. Ya iftira. Açın Kuran'ı Kerim'i, iftirayla ilgili onlarca ayet görürsünüz. Yaradan, ‘Kimse hakkında, iftirada bulunma’ der. Büyük günahtır. İftirayla, kötü sözlerle iktidar olunmaz. Ucuz numaralardan medet umanlara, devlet yönetimi emanet edilmez kardeşim. Video montajlaması yapıyor, vatandaşı kandırmaya çalışıyor. Sonra da bu milletin vatansever evlatlarının insanlarına ‘terörist’ demeye kalkışıyorlar. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ‘terörist’ muamelesi yapan videolar hazırlıyorlar. Buna ne derler biliyor musunuz? Atmadıkları takla kalmadı” şeklinde konuştu. “Siyaseti, caminin içine soktular” diyen İmamoğlu, “Bizim camilerimiz, her kulun eşitlendiği, Yaradan’a sığındığı, Yaradan'a dua ettiği yerdir. Orası, üstünlük kurma yeri değildir. Orası, siyasi münazaraların yeri değildir. Şu kalan günlerde, benim camimin o mihrabının, vaiz koltuğunun üzerinde oturan imamlara sesleniyorum: Benim inancımın hocaları olun. Benim inancımın imamları olun. Benim inancımın ayetlerini okuyup, surelerini okuyun, onları anlatın. Orası Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) koltuğudur. Ona layık olun. Siyasete alet etmeyin. Haddinizi bilin” ifadelerini kullandı.
ZEYTİNBURNU – GÜNGÖREN / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, perşembe mesaisine yeniden düzenlenen Zeytinburnu Zübeyde Hanım Caddesi’nde inceleme gezisi yaparak başladı. Cadde üzerindeki esnafa ziyaretlerde bulunan İmamoğlu, kendisine sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlarla fotoğraf çektirdi. Zeytinburnu’ndan komşu ilçe Güngören’e geçen İmamoğlu, İBB tarafından yenilenen Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman Parkı’nda da vatandaşların yoğun ilgisi altında incelemelerde bulundu. İmamoğlu, park içindeki tesislerde spor yapan gençlerle de basketbol oynadı. Parkta çay molası veren İmamoğlu, Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi muhtarı Özlem Söğüt’ten semtin sorunlarıyla ilgili bilgi aldı. Buradan Güngören Haznedar Mahallesi’nde kurulan semt pazarına geçen İmamoğlu, esnaf ve vatandaşlarla sohbet etti.
“BİZE OY VERSİN, VERMESİN; HERKES BİZİM CANIM VATANDAŞIMIZ”
Güven Mahallesi Menderes Caddesi’nde de halkla buluşan İmamoğlu, kendisini karşılayan coşkulu kalabalığa hitap etti. Göngören’in ticari yaşamına başladığı yer olduğu bilgisini paylaşan İmamoğlu, İBB’nin ilçede yaptığı hizmetlerden örnekler verdi. İstanbul’un her ilçesine hizmet anlamında eşit yaklaşım içinde olduklarını vurgulayan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Sizlerle bu anı yaşadığım için çok mutluyum. Bizim ahlakımız bize şunu söylüyor: Bize oy versin, vermesin; herkes bizim canım vatandaşımız. Onu bilincinde olalım ve hiç kimseye karşı kötü söz, kötü laf, kötü davranış yapmayacağız. O, bizim bakışımız asla değil. Ben insanlarımızın oyuna bakmam. Neye bakarım biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığına bakarım. 86 milyon insanımız, benim yurttaşımdır, benim canımdır, ciğerimdir, kardeşimdir, evladımdır, arkadaşımdır. Herkese öyle bakacağız. Tarihi bir dönemeçteyiz. Ya karanlığın girdabına gireceğiz ya da hep birlikte aydınlığa çıkacağız. Birlikte aydınlığa çıkacağımıza hiç şüphem yok. Sizlerle beraber başaracağız. Sizlere inanıyorum. Özellikle sevgili hanımefendiler, size inanıyoruz. Sizler şefkatinizle, vicdanınızla, adaletinizle, insanlara davranışınızla, evlatlarınızı yetiştirme biçiminizle bu sürecin aydınlık yüzleri olacaksınız. Ben bu milletin aklına, sezgisine, öngörüsüne güveniyorum.”
“BİZ BU YOLA, İKTİDARIN ASIL SAHİBİNİN MİLLET OLDUĞUNU BİLEREK ÇIKTIK”
“Sizler bu öngörünüzle, bize güvenerek, 4 yıl önce dediniz ki, ‘Bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı sen olacaksın.’ Yetkiyi bize verdiniz. Biz de dört yıldır, sizlere hizmet etmek için, var gücümüzle çalışıyoruz. Biz bu yola, iktidarın asıl sahibinin millet olduğunu bilerek çıktık. Evet, bugün var, yarın yokuz. Koltuğun sahibi millet. Milletin dediği olur. Milletin oyuyla gelirsiniz, milletin oyuyla gidersiniz. Bu ahlakla yolumuza devam ediyoruz. Onun için sürece dertlerinize derman olmak, sorunlarınıza çözüm bulmak için çıktık. Bu süreçte çok şey yapmaya gayret ettik. Biz, vatandaşa hizmet için koşuyoruz. Durmayacağız, yorulmayacağız, daha fazlasını yapacağız. Bugüne kadar nasıl yaptıysak, bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Özel hizmetler için çaba gösterdik. İstanbul'un çok fazla projeye ihtiyacı var. Bunu biliyoruz. Özellikle raylı sistemlerde, 10 tane metro hattının yapımını hızla tamamlıyoruz. Açtıklarımız var. Bu yıl açacaklarımız var. Seneye açacaklarımız var. Dolayısıyla, bütün iktidar yapısı kendilerindeyken durdurdukları şantiyeleri, bu kardeşimiz ekibiyle beraber, 90 bin çalışanıyla beraber vatandaşa hizmet ederek, tam yol ileriye devam etti.”
“YALANA, DOLANA GEÇİT VERMEDEN, GELECEĞE BAKMAK İSTİYORUZ”
“Kavgayı gürültüyü bırakarak, iş yapan bir dönem başlatmamız lazım. Yalana, dolana geçit vermeden, geleceğe bakmak istiyoruz. Yalan, çok kötü bir şeydir değil mi? Bir annenin en önemli tavsiyesidir: Yalan konuşmayacaksın. Yalan ne kötü bir şey olduğunu hepimiz biliriz. Doğruluğu kendine tek yol benimsemiş vatandaşlarımız, bilir bunu. Yalanla, dolanla seçimin kazanılmayacağını da bilirsiniz. Ya iftira. Açın Kuran'ı Kerim'i, iftirayla ilgili onlarca ayet görürsünüz. Yaradan, ‘Kimse hakkında, iftirada bulunma’ der. Büyük günahtır. İftirayla, kötü sözlerle iktidar olunmaz. Ucuz numaralardan medet umanlara, devlet yönetimi emanet edilmez kardeşim. Bakın; video montajlaması yapıyor, vatandaşı kandırmaya çalışıyor. Ama bir şekilde bunu yapanlar, inanın hiçbirimizden de utanmıyorlar. Kalkıp bunu diyorlar. Sonra da bu milletin vatansever evlatlarının insanlarına ‘terörist’ demeye kalkışıyorlar. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ‘terörist’ muamelesi yapan videolar hazırlıyorlar. Bunları yayınlıyorlar. Buna ne derler biliyor musunuz? Atmadıkları takla kalmadı. Her şeyi yapıyorlar.”
“CANLARI SIKILSIN, ÖNEMLİ DEĞİL…”
“Canları sıkılsın, önemli değil. Bakın, net: Biz, terörle iş birliği yapmadık, yapmayız, yapmıyoruz ve yapmayacağız. Ne demek terörle iş birliği? Bunlar en büyük suç. En ufak şüphen varsa; Ekrem İmamoğlu burada, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu burada. Savcılarını harekete geçir, zaten söylüyorsun, şikayetini yap. Ya ayıptır, ayıp. Yetki sende. Hükümet sen. Ayıptır. Bunlar, siyasi malzeme yapılacak şey değil. Bakın bu ne biliyor musunuz? Seçimi kazanmak için her yol mubah, her yol. Çamur at, yalan söyle, iftara at… Allah aşkına, bu ülkede huzur istiyorsak, çocuklarımızın hayatlarını siyasi kavgalar içinde kaybolmasını istemiyorsak, bu iftirayı atanlara, siyaseti düşmanlaştırıcı bir tarza sokanlara, mutlaka ‘Hayır’ demek zorundayız. 28 Mayıs'ta doğru karar verip, bunları evine yollamak zorundayız. Bu bir köşeye sıkışmışlıktır. Bakın bunu yapmazsak, bizi büyük bir felaket bekliyor. Çok net söylüyorum.”
“PAZARDA, AK PARTİ’YE OY VERDİĞİNİ SÖYLEYEN İKİ HANIMEFENDİYLE KARŞILAŞTIM”
“Bakın bir örnek vereceğim. Az önce buradaki pazardaydık. O pazarı ben de yıllarca bilirim. Eski pazarlarından biridir Perşembe Pazarı. Geziyoruz. Bizi provoke etmeye çalışan birkaç insan oldu. Yüzlerini de tanıyorum. Sorun yok. Ama bakın, iki hanımefendiyle karşılaştım. İkisi de AK Parti'ye oy verdiğimi söyledi. Verebilir. Çok saygı duydum. Niye? Bir tanesi dedi k; ‘Bak kardeşim, benim evlatlarım sana oy veriyor, ama ben AK Parti’ye oy veriyorum.’ ‘Olabilir abla’ dedim, ‘Ne güzel. Allah razı olsun.’ ‘Ama’ ded, ‘Şu düşmanlaştırıcı sahayı yok edin. Bu iyi bir şey değil’ dedi. ‘Oy vermek başka bir şey. Senin oyuna, ben sahip çıkıyorum sandıkta, sadece bana verilen oya değil’ dedim. Bu şekilde münazara ettik. ‘Eğer’ dedim, ‘Dileğin, isteğin milletin birbirine düşmemesi ise, senden tek isteğim var. Biz, birisi hakkında bir iftirada bulunuyorsak, birisi hakkında yalan konuşuyorsak, bizi bu teraziye koy bir tart, ölç. Yani biz bunu yapıyorsak, bizi suçla. Ama bir başkası hakaret ediyorsa, bana ‘terörist’ diyorsa, bana uydurma mahkemelerden ceza veriyorsa, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik yapıyorsa -ki yapıyor- onu da başka bir vicdan terazine koy. Bizi öyle ölç, biç. Ondan sonra ben suçluysam, bana suçumu kes. Ama o suçluysa, ona da cezasını kes ablacığım’ dedim. Bu kadar. Başka bir şey istemiyoruz.”
“BİZİM DERDİMİZ VATANDAŞIMIZLA DEĞİL, BİR AVUÇ İNSANLA”
“Bir başka husus: Bir hanımefendi, verdiği partinin ismiyle slogan attı. Beni destekleyen bir hanımefendi de ona bir sert bir cevap verdi. Hiç hoş değil. Bakın, vatandaşı suçlamayacağız. Başka bir partiye oy verebilir. Ama onu suçlamayacağız. Hiçbir vatandaşımızı kötülemeyeceğiz. Bizim derdimiz, vatandaşımızla değil. Bakın ben hiçbir vatandaşıma kötü söz söylemem. Provokatör değilse, güdümlü birisi değilse, hiçbir kişiye kötü söz söylemem. Ona ahlaklı, edepli ve usulü lisanla konuşup, cevaplarını vereceğiz. Ya da savunmamızı yapacağız. Onun için bizim derdimiz, bir avuç insanla. Ve o bir avuç insanı yöneten insanlarla. Başka bir derdimiz yok. Sakın vatandaşlarımız arasında siyasi münazarayla -beni seviyorsanız- hiç kimsenin kalbini kırmayın. Size kötü söz söylese bile… Bak bu kardeşiniz ne yapıyor? Dinliyor. 10 dakika, 20 dakika, yarım saat vatandaşı dinliyor. Niye biliyor musunuz? Sabır göstermek zorundayız. Bakın ben size bir şey söyleyeyim. Kötü dili, şu söylediğim iftiraları, kötülüğü yenmek kolay değil. Sabır ister. Tabii ki, haksızlığa karşı asla susmayacağız. Susan dilsiz şeytandır. Ama kötülüğü yenmek kolay değildir. Kötülüğü yenecek olan nedir biliyor musunuz ki? İyilik, güzel kalp. Onun için biz, ‘Her şey çok güzel olacak’ diyoruz. Onun için bizim işaretimiz, kalplerimiz. Onun için sizden istirhamım, buna uyun. Bu şekilde biz bu iktidarı evine yollayacağız. Bu şekilde milletin iktidarını hep birlikte kuracağız.”
“MEMLEKETİ ÇOK GERGİN, ÇOK TEHLİKELİ BİR SİYASİ KUTUPLAŞMANIN KUCAĞINA ATARIZ”
“Millet İttifakı’nın yapısı, buna uygun. Bizim ittifakımızda, bütün siyasi akımlar var. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun etrafında birleşmiş durumdayız. Bu birleşme, bizim toplumumuzun huzurunun güvencesidir. Kardeşliğimizin teminatıdır. Bu bakımdan şimdi bu büyük uzlaşmaya, bu büyük kardeşlik projesine hep birlikte onay vereceğiz. Bakın tersi olursa, ben size söyleyeyim. Memleketi çok gergin, çok tehlikeli bir siyasi kutuplaşmanın kucağına atarız. Burada iş insanları beni dinliyor. Esnaf var burada. Burada bankalar var. Dinliyorlar. Bakın net söylüyorum: Ekonomiyi ve bankacılık sistemini felç edecek günlere doğru gideriz. İşsizliği, yoksulluğu dayanılmaz hale getirecek bir sıkıntılı dönemin çöküşünün önünü açarız. O yüzden, bu olası tehlikelere karşı, 28 Mayıs'ta, 13 Cumhurbaşkanımız olacak olan Kemal Kılıçdaroğlu'na hep birlikte oy vereceğiz. Gençlerimiz için, çocuklarımız için Sayın Kılıçdaroğlu'na oy vereceğiz. Huzurumuz için, refahımız için, barışımız için, kardeşliğimiz için Sayın Kılıçdaroğlu'na oy vereceğiz. Bu konuda anlaştık mı?”
“SİYASETİ, CAMİNİN İÇİNE SOKTULAR”
“Bunlar, iftiralar attılar. Siyaseti, caminin içine soktular. Bizim camilerimiz, her kulun eşitlendiği, Yaradan’a sığındığı, Yaradan'a dua ettiği yerdir. Orası, üstünlük kurma yeri değildir. Orası, siyasi münazaraların yeri değildir. Şu kalan günlerde, benim camimin o mihrabının, vaiz koltuğunun üzerinde oturan imamlara sesleniyorum: Benim inancımın hocaları olun. Benim inancımın imamları olun. Benim inancımın ayetlerini okuyup, surelerini okuyun, onları anlatın. Orası Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) koltuğudur. Ona layık olun. Siyasete alet etmeyin. Haddinizi bilin. Bunlar, benim ağırıma giden şeyler. Allah aşkına, istirham ediyorum. Milletim canını vereceği bu bayrak, bu vatan ve bu milletin geleceği için kendini ve her şeyini feda edecek insanlarımızın sakın milli duygularını ölçmeye kalkmayın; sakın. Bu milletin her ailesinde gazi vardır, şehit vardır Çanakkale’den bugüne. Milletimize saygı duymayan, milletimizi ‘terörist’ ilan eden, oy verenleri ‘iyi’, oy vermeyenleri ‘terörist’ ilan eden o dili, kınıyorum. Sizin o dilinize gereken cezayı, 28 Mayıs'ta kesecek kardeşim.”
“BU KARDEŞİNİZ, ADALETLİ BİR ÜLKE İSTİYOR”
“Bu kardeşiniz, adaletli bir ülke istiyor. Bu kardeşiniz, ayrımcılık istemiyor. Bu kardeşiniz, memleketimin her insanının huzurlu olmasını istiyor. Bu kardeşiniz, her evladımızın iyi eğitim olmasını istiyor. Bu kardeşiniz, her gencimizin üniversite okumasını, iyi meslek sahibi olmasını ve yuva kurmasını istiyor. Bu kardeşiniz, milletin işiyle, aşıyşa ilgili konuşuyor. Bu yoksulluk günlerini, bu sıkıntılı günleri aşmak istiyor. Onun için bizim tek derdimiz bu. Bu kardeşiniz, İstanbul için çalışıyor. Bunlar ne diyor, ’28 Mayıs’tan sonra Ekrem İmamoğlu’nun dosyalarına bir bakacağız’ diyor. Bir bakın bakalım, ne varmış? Ben size söyleyeyim. Biz bu yola çıkarken, geriye bakmadan, önümüze bakarak yola çıktık. Tek gücümüz de Allah'a şükür, milletimizin bize olan desteği. Bu millet, kendisine hizmet edeni hiçbir zaman yedirmedi, yedirmeyecek. O bakımdan 28 Mayıs seçimi, memleketimiz için büyük bir sınavdır. Gençlerimizin geleceğinin önemli bir seçimidir. Şehrimizin geleceği için, şehrimizin talan edilmemesi için önemli bir sınavdır. Siyasi olarak bu İstanbul'un da sınavıdır. Ekrem İmamoğlu'nun da sizlerle beraber, bu memlekete olan borcunu ödeme sınavıdır. Hep birlikte 28 Mayıs'ta, Güngören'de, İstanbul'da oy patlaması yapmaya hazır mıyız? Seçimde, sandıklarda, partiler üzerinden sandık görevlisi oldunuz, oldunuz; olmadınız Türkiye Gönülleri üzerinden müşahit olun. Sandıklarınıza sahip çıkın. Sandıktan çıkan her oy, atılan her vatandaşımızın oyu; devletin, bizlerin namusudur. Ona bir halel getirmeyeceğiz. Hep birlikte çalışmaya, sandıkta görev almaya hazır mıyız? O zaman çok güzel. O zaman her şey hazır. Allah, hepinizi korusun. Allah milletimizi, memleketimizi, devletimizi korusun. Allah, bu memleketin her evladını korusun. 86 milyon insanımızı korusun. Her şey çok güzel olacak. Allah'ın izniyle olacak. Sizler bize güvenin. Biz size güveniyoruz.”