İstanbul Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi Uğur Dağ''Asıl yolculuk daha yeni başlıyor. ''
Ben siyasete çocuk yaşta girdim. Önce sokaklarda afiş asan, miting meydanlarında bayrak sallayan bir gençtim. Zamanla partinin içinde, seçim süreçlerinde, sahada, toplantılarda daha fazla sorumluluk almaya başladım. Ama hayatımın en önemli dönüm noktalarından biri, Ekrem İmamoğlu’yla çalışmaya başladığım an 16 Eylül 2009 tarihi oldu. O günden beri sadece bir siyasetçiye değil, bir lidere, bir abiye ve en önemlisi bir “abi” bildiğim insana omuz vermek için mücadele ettim.
16 yıl boyunca yanında oldum, en kritik seçimlerde omuz omuza mücadele ettik, zor günleri beraber atlattık, büyük zaferleri beraber kutladık. Onunla bir belediye başkanının yanında değil, bir hareketin içinde yürüdüğümü hissettim. Çünkü Ekrem Başkan sadece görev yapan bir siyasetçi olmadı; bizim neslimiz için bir idealin, bir umudun ve adalet mücadelesinin sembolü hâline geldi.
Beylikdüzü’nden İstanbul’a: Bir Liderin Doğuşu
O dönem, sadece yerel siyaseti değil, aynı zamanda nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu da gördüm. İnsanlarla birebir ilgilenen, işine dört elle sarılan, büyük projeleri hayata geçirmek için gecesini gündüzüne katan biriydi.
Ama onu asıl lider yapan şey, hitabeti ya da projeleri değil, insanlara dokunma biçimiydi. Bir belediye başkanı değil, bir ağabey, bir dost, bir kardeş gibi hareket ediyordu. Ben de o süreçte sadece bir destekçi değil, onun yanında sorumluluk alan, yol yürüyen biri oldum. Bana ve benim gibi birçok gence güvenmesi, bizi siyasetin merkezine çekmesi onun farkını gösteriyordu.
2019 Seçimleri: Tarihin Dönüm Noktası
Ekrem Başkan’la en büyük sınavımız 2019 seçimleriydi. İstanbul gibi devasa bir şehri kazanmak, sadece bir belediye seçimi değil, bir zihniyet değişimiydi. O süreçte gece gündüz çalıştık, sandıklara sahip çıktık, insanlara dokunduk. Ekrem Başkan’ın her ilçede, her mahallede, her toplantıda aynı enerjiyi ve samimiyeti göstermesi, bizim inancımızı daha da artırdı.
Seçimin iptal edilmesi hepimizi derinden sarstı ama Ekrem Başkan bir kez bile geri adım atmadı. “Her Şey Çok Güzel Olacak” sloganı bir anda koca bir halk hareketine dönüştü. 23 Haziran’da yeniden kazandığımızda, sadece bir seçimi değil, İstanbul’un geleceğini de kazandığımızı biliyorduk. O gün, hayatım boyunca unutamayacağım günlerden biri oldu.
Birlikte Geçen Yıllar: Hem Mücadele Hem Öğrenme
Ekrem Başkan’la çalışmak, sadece siyasi bir görev değil, büyük bir okulda eğitim görmek gibiydi. Onun kriz anlarında nasıl soğukkanlı kaldığını, insanların gözlerine bakarak nasıl güven verdiğini, bir ekip kurarken nasıl adil ve samimi davrandığını birebir gözlemledim.
Tabii ki her şey kolay olmadı. Merkezi hükümetin engellemeleri, içeriden ve dışarıdan gelen baskılar, büyük projelerin önüne çekilen setler… Ama Ekrem Başkan hep aynı kararlılıkla yoluna devam etti. O pes etmedikçe, biz de pes etmedik.
Bazı dönemlerde onun daha sert olması gerektiğini düşündüğüm zamanlar oldu. “Ağabey, burada daha net bir duruş sergilemeliyiz” dediğimiz anlar oldu. Ama o hep sabırlıydı. “Biz işimize bakalım, halk gerçeği görecek” diyerek uzun vadeli bir strateji izledi.
Bir Kardeşten Son Söz
Bugün geriye dönüp baktığımda, Ekrem İmamoğlu’yla geçen 16 yılın benim hayatımın en önemli yılları olduğunu görüyorum. O, siyaseti bana sevdiren, halk için çalışmanın anlamını öğreten, zor günlerde dahi moralini bozmayan bir lider oldu. Ama benim için sadece bir lider değil, gerçek anlamda bir ağabey, bir yol arkadaşıydı.
Gelecekte nerede olursa olsun, hangi göreve gelirse gelsin, ben onun her zaman aynı inançla yürüyeceğini biliyorum. Ekrem İmamoğlu bizim neslimiz için sadece bir belediye başkanı değil, değişimin, umudun ve mücadelenin simgesi oldu. Onunla omuz omuza mücadele etmiş biri olarak, bu yolculuğunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Ve biliyorum ki bu hikâye burada bitmeyecek. Asıl yolculuk daha yeni başlıyor.
Çünkü çok iyi biliyoruz ki;
Kurtuluş yok!
Tek başına!
Ya hep beraber!
Ya hiçbirimiz!