Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak her hafta kamuoyu ile paylaştığı “Haftalık Değerlendirme Raporu”nu yayımladı.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 15 MAYIS 2022 TARİHLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU
TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ
15 MAYIS 2022
İÇ POLİTİKA
1. İktidarın KKTC siyasetine doğrudan müdahalesi, seçilmiş Başbakanı istifaya zorlayıp hükümeti düşürmesi; KKTC Meclisini ve Kıbrıs Türklerinin iradesini yok saymaktır!
2. Devletin ve milletin valileri olması gereken iktidar valileri, muhalefetin engellenmesi, susturulması ve halkın özgürlüklerini kullanmasının yasaklanması görevini üstlenmiş durumdalar. Siyasi talimatlarla partizanlık yapıyorlar!
EKONOMİ
3. İktidarın ‘İlk Evim Konut Finansman Paketi’ halka değil döviz ve altını olanlara, üst gelir gruplarına ve müteahhitlere yönelik bir seçim yatırımıdır! 4. Türkiye’nin uluslararası piyasalarda kredi risk puanı ilk kez 700’ü aştı. Bu, hazinenin yakında döviz borçlanmalarında çift haneli faizler ödemeye başlayacağını gösteriyor!
5. Cumhurbaşkanı Erdoğan kararıyla Merkez Bankası esas sözleşmesinde yapılan değişiklik, iktidarın döviz bulmak için yabancı merkez bankalarına verdiği büyük bir taviz ve kapitülasyondur!
6. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2022’de 1 milyon kişinin mesleki eğitimle işe yerleştirileceği vaadi dört ayda yıkıldı!
7. TÜİK’e göre 15-24 yaş grubunda her beş gençten biri, İŞKUR’a göre ise aynı yaş grubundaki her üç gençten biri işsiz!
8. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verileriyle süt ürünlerinde AB’deki ortalama fiyat artışı yüzde 7, Türkiye’de yüzde 60! Bu resmi rakamlar, iktidarın ‘tüm dünyada fiyatlar artıyor’ bahanesini yalanlıyor!
9. 1914’ten bu yana Konya’da faaliyette bulunan BAHRİ DAĞDAŞ Uluslararası Tarım ve Tohum Araştırmaları Enstitüsü’ne ait geniş tarım arazileri, TOKİ projeleri ve rant uğruna yapılaşmaya açılıyor!
DIŞ POLİTİKA
10. Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye AB kapısını kapattı. İktidar Finlandiya ve İsveç üzerinden NATO pazarlığı yaparak taviz kopartmaya çalışıyor! 11. Rusya’nın Ukrayna Savaşı nedeniyle Suriye’deki birliklerini kısmen çekerek boşalacak alanları İran’a devretme hazırlığının Türkiye için kritik sonuçları olabilir!
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 1
1. İktidar Türkiye’de uyguladığı hukuk dışı anti demokratik politikalarını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde daha ileri boyutlara taşıyarak sürdürüyor. KKTC Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimine açıktan müdahalelerde bulunan iktidar; Kıbrıs halkının iradesini yok saymakta, KKTC’ye sağlanan mali desteği siyasi şantaj amaçlı kullanarak KKTC siyasetini dizayn etmektedir!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) iktidarın müdahaleleriyle şiddetlenen siyasi kriz, halkta ve sivil toplum örgütlerinde, sendikalarda tepkileri artırırken, seçilmiş Başbakanı ve kabineyi devirmeye kadar vardırılan, baskıcı, anti demokratik müdahaleler demokrasiyi yok etmektir. KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iktidarın müdahalesi, eski Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın seçim sürecini yönetmelerinin ardından Ersin Tatar’ın kazandığı seçimden sonra bu kez de ülkenin en büyük siyasi partisi Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) kurultayına ve milletvekili seçimlerine müdahale iddiaları KKTC medyasında geniş şekilde yer aldı.
Kurultay’da yüzde 61 oy alarak UBP Genel Başkanı seçilen Faiz Sucuoğlu üç partili koalisyon hükümeti kurarak başbakanlığı üstlenmesine karşılık, kabinesindeki Dışişleri Bakanlığı görevine iktidarın istediği ismi getirmediği için baskılarla karşı karşıya kaldı. Antalya’da düzenlenen Diplomasi Forumu’nda KKTC Başbakanı ve Dışişleri Bakanına gösterilen tavır KKTC ve dünya medyasında da yer aldı. Bu onur kırıcı baskılar sonrası kabinesinden bir bakanı istifa ettirerek yerine iktidarın istediği ismi atamak zorunda kalan Başbakan Sucuoğlu, yine iktidarı memnun edemedi. Bu kez de Sucuoğlu’nu başbakanlıktan düşürmek, başında olduğu hükümeti devirmek için iktidar müdahalelerini artırarak, güven oylamasından bir gün önce KKTC koalisyon hükümetinin iki küçük ortağına güven oylamasına katılmama, Sucuoğlu’na desteği çekme kararı aldırtarak hükümeti düşürdü.
İktidar Türkiye’de uyguladığı baskıcı, tehditkâr, demokrasi ve hukuk devleti politikalarının daha ağırını mali destek şantajıyla KKTC’de uyguluyor. UBP delegelerinin yüzde 61 oyla seçtiği genel başkanlarını, KKTC halkının oylarıyla seçilerek başbakanlığı üstlenen kişiyi sivil siyasi darbeyle devirerek, halkın iradesini, verdiği oyları, seçilmiş vekillerini yok sayıyor.
CB Erdoğan iktidarının tehditlerine ve şantajına dayanamayan Başbakan Faiz Sucuoğlu istifa etmek zorunda kalırken, CB Ersin Tatar, Sucuoğlu’nun lideri olduğu UBP’nin bir milletvekilini hükümeti kurmakla görevlendirerek, başbakan olarak tayin etti. UBP Milletvekili Ünal Üstel, iktidarın istediği isimlere görev vererek hazırladığı listeyi CB Tatar’a sundu. Tatar, iktidarın istediği isimlerin yer aldığı kabineyi onaylamaya mecbur kaldı.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 2
KKTC demokrasisini ve meclisini yok sayan KKTC halkının iradesini ayaklar altına alan iktidar, Birleşmiş Milletler’de, Cenevre müzakerelerinde ortaya çıkıp KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğunu, tüm dünyanın KKTC’yi tanıması gerektiğini, Kıbrıs’ta iki bağımsız devlet çözümünden yana olduğunu söyleyerek iki yüzlülük sergiliyor.
İktidarımızda Türkiye’de olduğu gibi KKTC’de de özgürlük ve demokrasiyi taçlandıracağız. Her alandan ve kurumdan siyasi vesayeti kaldıracağız. İktidarın şantaj malzemesi yaptığı mali yardımlar ve desteklerle, yatırımlarla KKTC ekonomisinin kimseye muhtaç olmaksızın ekonomik bağımsızlığını elde ederek hiçbir baskıya, şantaja boyun eğmemesini sağlayacağız.
2. Devletin ve milletin valileri olması gereken iktidar valileri, muhalefetin engellenmesi, susturulması ve halkın özgürlüklerini kullanmasının yasaklanması görevini üstlenmiş durumdalar. Anayasa ile güvence altına alınmış, yasalarla hukuki zemini sağlanmış en temel hakların kullanımını suç unsuruna dönüştürerek, siyasi talimatlarla partizanlık yapıyorlar!
Eskişehir’de her yıl düzenlenen gençlik ve müzik festivali valilikçe yasaklandı. Valilik kararıyla kentte 15 gün süreyle, toplantı, gösteri, basın açıklaması, yürüyüş, konser, eğlence vb. etkinliklere yasak getirildi. Gaziantep Valiliği DEVA partisinin düzenleyeceği mitinge önce uygundur görüşüyle izin verdiği halde sonrasında izni iptal ederek ‘uygun değildir’ dedi. Adana Valiliği kentte 15 gün süreyle toplantı, gösteri yürütüş, basın açıklaması vb. için yasak ve kısıtlama kararı aldı. Van’da yıllardır valiliğin 15’er günlük uzatma kararlarıyla hiçbir demokratik eylem yapılamıyor, temel hak ve özgürlükler kullanılamıyor. Bu valilik yasakları iktidarın en tepesinden başlayan yasakçı zihniyetin, demokratik hak ve özgürlükleri baskılama, suç sayma anlayışının valiler eliyle yaygınlaştırılmasından öte bir şey değildir. İktidar bir yandan ‘yargı destekli siyaset stratejisi’ ile muhaliflerini sindirmeye çalışırken diğer yandan iktidar vakıflarına tahsis edilen kadrolardan atadığı valilerle parti devleti modelini ayakta tutmaya çalışıyor. Anayasa ve yasalarımızda makamı, unvanı ve görevi devletin tüzel kişiliğini temsil etmek, tüm vatandaşlara eşit ve adil şekilde hizmet etmek olan valiler, kaymakamlar artık parti devletinin partizan valilerine dönüştürüldüler. Devleti içeriden çökerten, makamları-kurumları partizan amaçlarla paylaştırarak tahrip eden bu zihniyet Türkiye’ye ve halka hiçbir şey veremez.
✓ Son bir haftada yaşananlar ve ilan edilen yasaklar, iktidarın seçim yaklaştıkça daha da yasakçı bir anlayışa yöneleceğini, kaybetme korkusuyla emrindeki yasakçı valileri 81 ilde sahaya süreceğini gösteriyor.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 3
Ancak şu bilinsin ki dipten gelen dalganın, halkın kabaran değişim arzusunun önünde hiçbir iktidar ve ona biat eden memurları, valileri, kaymakamları, bürokratları duramaz.
Gençlerden, kadınlardan, muhalefetten, hak arayanlardan korkanlar ne yaparsa yapsın kimseyi korkutamaz. İnsanların yaşam tarzlarına, giyim kuşamlarına, düşüncelerine, yaşam sevinçlerine pranga vurmaya çalışanlar tarih boyunca bunu başaramadı, bu iktidar ve valileri de başaramayacak!
3. İktidarın ‘İlk Evim Konut Finansman Paketi’ her seçim öncesi açıklanan düşük faizli konut kredisi kampanyalarının bir benzeri olmaktan öte, asgari ücretli, memur, emekli, küçük esnaf ve dar gelirliyle alay etmektir. Kamu bankalarının yüzde 0,99-0,89 oranında zararına faizle kullandıracakları kredilerden doğacak milyarlarca liralık kayıpları, ‘görev zararı’ olarak hazineye ve dolayısıyla ‘vergi ödeyen evsizlere’ yıkılacaktır!
Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan’ın ‘müjde’ olarak açıkladığı 2 milyon TL’ye kadar konut kredisi kampanyası, 2017 anayasa referandumu, 2018 ve 2019 seçimleri öncesinde ilan edilen konut kredisi kampanyaları gibi kamu bankaları üzerinden seçim yatırımını hedefleyen iktidarın ne kadar çaresiz durumda olduğunu ortaya koydu. Halka söyleyecek yeni bir projesi yeni bir vaadi kalmayan iktidar, eski defterleri karıştırıp bulduğu konut vaadiyle milleti aldatmaya çalışırken, bu kez geniş kesimlerin tepkisiyle karşılaştı.
Pakette asıl müjdeyi yine iktidar müteahhitlerine veren CB Erdoğan, yüzde 50’si tamamlanmış konut projelerinin müteahhitlerine 20 milyar TL destek sözü verdi. 2022 bütçesinde yılın tamamında milyonlarca çiftçiye sağlanacak destekleme ödeneğinin 25 milyar TL olduğu dikkate alındığında bir avuç lüks konut üreticisi müteahhide tanınan ayrıcalık daha da netleşiyor. CB Erdoğan 2 milyon TL’ye kadar olan konutlar için kullandırılacak krediyi açıklarken, uyguladıkları yeni ekonomi modeliyle kurları, maliyetleri, enflasyonu patlatarak, milyonlarca kişinin yaşadığı kentlerde artık 2 milyona ‘ilk el-yeni bitmiş-sıfır konut’ bulmayı, satın almayı imkânsız hale getirdiklerinin farkında değilmiş gibi davranarak müjde veriyor. Kredi kampanyasının açıklandığı gün gayrimenkul piyasası zam depremiyle sarsılırken, satılık konut fiyatları yüzde 15-45 arasında arttı. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, gıdada olduğu gibi konutta da fahiş fiyat artışlarına ve fırsatçılara izin vermeyeceklerini ilan etti. Aylardır KDV indirimlerine, marketlere milyarlık cezalara, etiket denetimiyle görevli enflasyon timlerine rağmen fiyat artışlarıyla mücadele fiyaskoya dönüştüğü gibi şimdi de emlakçıları, konut-inşaatçıları, ev sahiplerini tehdit ederek bir sonuç elde etmeleri olanaksız.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 4
✓ Kaldı ki, ilan edilen kampanyanın sonrasında TÜİK’in açıkladığı mart ayı inşaat maliyet endeks artışı yıllık yüzde 101,57 oldu!
Yüzde 70 resmi enflasyona karşılık, yaklaşık yüzde 102 oranındaki inşaat maliyet artışı bunun 32 puan üzerinde. İnşaat malzemelerindeki yıllık endeks artışı yüzde 124. İnşaatta da girdi maliyetleri her kalemde yüzde 100’ün üzerinde artarken en düşük artış yüzde 43 ile işçilik maliyetlerinde ve enflasyonun yarısı kadar. Bu bile çalışanların nasıl ezdiğini gösteriyor. TÜİK’in inşaat maliyet endeksine karşılık, Merkez Bankası’nın açıkladığı konut fiyatları endeksindeki artış şubat ayı itibarıyla yıllık yüzde 96! MB rakamlarına göre iktidarın kredi için şart koştuğu ilk el-yeni konutların fiyatındaki yıllık artış ise yüzde 102! Ortaya çıkan bu tablo olağanüstü girdi maliyet artışları ve bunun da enflasyonu beslemesi gibi, iktidarın başta ekonomik akılla bağdaşmayan faiz indirimi ısrarının sonucudur. Faiz indirilerek kurların yükselişine, maliyetlerin ve enflasyonun artmasına, TL’nin değersizleşmesine zemin hazırlandı. TL tasarruf sahipleri yüzde 70 enflasyon karşısında yüzde 14-17 negatif faizle cezalandırıldıklarını görünce, TL’den kaçarak dövize, altında ya da yatırım amaçlı konut alımına yöneldi. Hem maliyet hem de talep artışları ilk ve ikinci el konut fiyatlarını ve buna bağlı olarak kiraları olağanüstü düzeylere çıkarttı. TL değersizleşince yabancılar için konut alımı ucuzladı ve cazip hale geldi, yabancı talebi de arttı.
İktidarın açıkladığı İlk Evim Konut Finansman Paketi’nde döviz ve altın hesabını bozdurup MB’ye satarak konut bedelinin yüzde 50’sini karşılayanlara verilecek krediye aylık yüzde 0,89, TL peşinat ile kredi çekeceklere aylık yüzde 0,99 faiz uygulanacak. 10 yıl vadeli, 1 milyon TL’lik konut kredisinin yıllık faiz maliyeti yüzde 12,72 ve aylık geri ödeme taksiti 14 bin 277 TL. On yıl vadeli 1 milyon TL kredinin toplam geri ödemesi 1 milyon 713 bin 240 TL. 2 milyonluk kredide ise aylık taksit 28 bin TL’nin üzerine vade bitiminde ödenen toplam 3,7 milyona ulaşıyor. Daha düşük tutarlarda kredi kullanılması durumunda da örneğin 300 bin TL’lik bir kredide aylık taksit tutarı 4283 TL. Bulabilirse 2 milyonluk konut alacak bir kişinin 1 milyonu kendisinin karşılaması gerek.
✓ Asgari ücretli, memur, işçi, emekli, esnaf kaç kişinin 1 milyonluk, 500 bin liralık tasarrufu ve ayda 14-28 bin TL taksit ödeme gücü var?
TÜİK’in Geçim ve Yaşam Koşulları İstatistiklerine göre 2002’de ülke nüfusu içinde kendi evinde oturanların oranı yüzde 73 iken 2017’de yüzde 57’ye, 2020’de yüzde 52’ye gerilemiş. 2023’te ise kendi evinde oturanlarının oranının yüzde 30’a ineceği tahmin ediliyor. Bu vahim bir durum ve sosyal patlamaya yol açabilecek bir sürece işaret ediyor.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 5
İktidarın konut kredisi müjdesi bir avuç üst gelir grubuna, bankada döviz ve altın olana olanak sağlamanın yanında müteahhitleri kolluyor.
Kampanyadan yararlanabilmek için evi olmamak, sıfır-yeni konut satın almak vb. koşullar iktidarın ülke gerçeklerinden kopukluğunu, halkın sıkıntılarından bihaber ve sorunlarına duyarsız olduğunun apaçık göstergesidir.
Fiyaskoya dönüşmeye başlayan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarındaki gibi İlk Evim Konut Finansman Paketi kampanyasında da iktidarın tek hesabı ve hedefi bankalardaki ya da yastık altındaki döviz ve altınların bozdurularak MB’ye satılması, eksiye düşen rezervlere kısa süreli bir çare olmasıdır. Bunun yanında batmak üzere olan, tıkanan, inşaatları yarım kalmış iktidar müteahhitlerine 20 milyar dolar akıtılarak kurtarılmasıdır.
✓ Kampanyanın başlatıldığı haftada bankalardaki döviz mevduatının 1,7 milyar dolar artması, iktidarın asıl hedefindeki döviz ve altını olanların bunları bozdurup MB’ye satarak, konut kredisi için peşinat yapmaları beklentisinin tutmayacağını, KKM’de tersine dönüşün başlaması gibi bu kampanyada da iktidara ve ekonomi politikalarına güvensizliğin kimseyi ikna edemediğini ortaya koymaktadır.
Hazine ve Maliye Bakanı kampanya sonrasında artışa geçen konut fiyatları üzerine yine tehdit ve sopa yöntemine başvuruyor. İnşaatçılarla, gıda sektörüyle toplantılar yapıp, fiyat artırmamalarını, indirmelerini istiyor. Ardından ‘sektörlerden indirim sözü aldığını’ belirterek yakında topyekûn olumlu sonuçların yaşanacağını söylüyor. Ancak toplantı sonrası hiçbir sektör temsilcisi ‘fiyatları indireceğiz’ diye açıklama yapmaksızın, sessiz kalmayı tercih ediyor.
Martta yüzde 102 artan inşaat maliyetleri, şubatta yüzde 124 artan konut fiyatları, nisanda yüzde 130 artan tarımsal girdi maliyetleriyle kim, hangi sektör fiyat indirebilir? Anlaşılan bakanla ters düşmemek, iktidarın tepkisini çekmemek için toplantıda bakanın sırtını sıvazlayıp uğurlamışlar.
Düşük faize rağmen böylesine ağır kriz altındaki bir ekonomide, hızla artan enflasyon ve enflasyonun altında artan ücretlerle, yüksek aylık taksitlerle 2032’ye kadar borç altına girecek olanların bir süre sonra geri ödemelerini yapamamaları, konut inşa eden müteahhitlerin bu maliyet artışlarıyla batması ve bankaların tahsil edemedikleri krediler için evlere, yarım kalmış konut inşaatı şantiyelerine el koymalarıyla ortaya yeni konut zedelerin çıkması kaçınılmaz olacaktır.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 6
4. Türkiye’nin uluslararası piyasalarda kredi risk puanı ilk kez 700’ü aştı. Bu, hazinenin yakında döviz borçlanmalarında çift haneli faizler ödemeye başlayacağını gösteriyor. TL bir haftada yüzde 5 daha değer kaybetti. Kur farkı ve faiz garantisiyle bastırılmaya çalışılan dövize yönelişin yeniden ivme kazanmasıyla yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 1,7 milyar dolar arttı!
Geçtiğimiz ay Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yaptığı, ‘TL en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok. Herkes rahat olsun’ açıklamasının dumanı tüterken, geçtiğimiz hafta yeniden yükselmeye başlayan döviz kurlarıyla TL bir haftada yüzde 5 daha değer kaybetti. Dolar/TL kuru hafta içinde 15,50’ye kadar çıktı. Aralık ayından bu yana kur ve faiz garantisi verip, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarıyla kuru istikrara kavuşturduklarını söyleyen CB Erdoğan’ın sözleri bu gelişmeyle tekzip edilirken, aynı zamanda Merkez Bankası (MB) ve kamu bankalarının geçen yıl buharlaştırılan 128 milyar dolarlık rezervin üstüne, dört ayda yaklaşık 30 milyar dolar daha döviz satarak kuru ancak 14,50’de tutabildikleri ortaya çıktı.
İlk üç aylık vadede hazine ve MB’ye yükü 25 milyar TL olan KKM kur farkı ve faiz ödemeleri, şimdi yükselişe geçen kurlarla daha da ağır bir faturaya dönüşecek. Son açıklanan tutarı 819 milyara yükselen KKM’den bir an evvel vazgeçilmezse yılsonuna kadar 200 milyara varan bir kur farkı ve faiz ödemesi ülke hazinesinin, bütçenin üzerine binecek. Ülke ve vatandaş için harcanacak 200 milyar bir avuç KKM’ciye transfer edilecek.
Sonunda ‘vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıların farkındayız’ diyerek, ekonomideki sorunların varlığını ve ağırlığını kabul etmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm konusunda ortaya somut bir model koyamıyor.
MB’nin 6 Mayıs 2022 haftası itibarıyla yayınladığı veriler, yurtiçi yerleşikleri yeniden dövize yönelmeye başladıklarını gösteriyor. Bankalardaki döviz mevduatı bir haftada 1,7 milyar dolar artarken toplam döviz mevduatları 215 milyar doların üzerine çıktı. İktidarın ekonomideki ağır tabloyu çaresizlik içinde izlemesi, alınan gündelik tedbirlerin sorunları daha da ağırlaştırması ve hazinenin daha fazla tutarda ve daha yüksek faizle borçlanma içine girmesi Türkiye’nin kredi risk primlerini de (CDS) 2008’deki küresel-finansal kriz dönemindeki seviyelere çıkarttı. Geçen hafta açılan ihalelerde hazinenin iç borçlanma faizi yüzde 23 düzeyine çıkarken, artan kredi risk primiyle önümüzdeki günlerde yurt dışından yapılacak dövize dayalı borçlanmalarda da ‘çift haneye’ doğru gidileceği görülüyor. Hazinenin 3 milyar dolar tutarındaki son yurtdışı döviz borçlanma ihalesinde faiz yüzde 8,6 olmuştu. Bu neredeyse dünya ülkeleri arasında en yüksek dolar faizi.
ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 MAYIS 2022 7
Şimdi yüzde 10 ve üzerinde rakamlarla dövizle borçlanma olasılığı risk puanı yükselişinden ötürü söz konusu. Son bir haftada kurların yükselişe geçmesi, ekonomik göstergelerin daha da kötüleşmesi, iç ve dış borçlanma ihtiyacının artması ve borçların çevrilmesinde sıkıntı yaşanabileceği endişesi küresel piyasalarda Türkiye’nin Kredi Risk Puanının (CDS) bir haftada 72 puan birden artmasına 705 seviyesine çıkmasına yol açtı!
Bu risk puanı, son 14 yılda görülen en yüksek risk puanı. CDS tasnifinde 500 puanın üzerindeki riske sahip ülkeler alacaklılar açısından borçların geri ödenemeyeceği endişelerini büyüttüğü için bu ülkelerin küresel piyasalardan dövizle borçlanma taleplerinde faizlerin daha yüksek oranlarda gerçekleşmesine ortam hazırlıyor.
5. Cumhurbaşkanı Erdoğan kararıyla Merkez Bankası (MB) esas sözleşmesinde yapılan değişiklik ve eklenen yeni madde, iktidarın döviz bulmak için yabancı merkez bankalarına verdiği büyük bir taviz ve kapitülasyondur! Yabancı merkez bankalarının MB nezdindeki döviz, altın ve diğer varlıklarının haczedilemeyeceği, ihtiyatı tedbir ya da haciz konulamayacağı